Her insan bu dünyaya gelişiyle birlikte hazır bulmuş olduğu çevresiyle bereber yaşamaya başlar. İnsanın ilk çevresini Yaratıcı oluşturmaktadır. İnsan Yaratıcı’nın kulu ama kâinatında efendisidir. İnsan, kendisini diğer varlıklardan farklı ve üstün kılan Yaratıcı’nın verdiği aklı sayesinde yaşamış olduğu çevreye ve varlıklara hakim olur. The Human User Manual (HUM) maddî ve manevî çevreden bahseder. Buna bağlı olarak bu iki çevrenin sağlıklı ve sürekliliği için Yaratıcı’nın bir sistem koymuş olduğunu bildirir. Bu sistemin kodlarının bozulmaması için zamana ve mekana bağlı olmayan kurallar koyup, talimatlar verir. Bu kurallara ve talimatlara uymayı da inancın bir parçası sayar ve uymayanların cezalandırılmasını ister.
The HUM, çevre sorunu olarak sunulan bütün problemlerin esas sebebini, insanoğlunun sahip olduğu ve yaşaması için gerekli olan nefsi olarak görür. İnsanın nefsi, terbiye edilmediği zaman dünya üzerinde gerek fizikî çevre ile ilgili, gerekse sosyal ve diğer çevrelerle ilgili bütün problemlerin temelini oluşturur. Çünkü terbiye edilmemiş nefis her zaman kötülüğü emreder ve ister. İnsanın en büyük, en tehlikeli, en gizli, en saklı, en feci düşmanı kendisidir, egosudur. Pek çok insan, onun azılı bir düşman olduğunun farkında değildir. Halbuki en büyük hatalar, yanılgılar, yenilgiler, ayıplar, kusurlar, suçlar ondan kaynaklanır. Cihanı mahveden, halkları kahreden nefistir, diktatörleri savaşa sürükleyen nefistir, hırsıza hırsızlığı yaptıran nefistir, rüşvetçiye rüşveti aldıran nefistir, zalime mazlumu sömürttüren nefistir, cihanı fesada veren nefistir. Böyle bir nefse sahip olan birisinin insanlar üzerinde hakimiyeti olan bir yönetici olduğu da düşünülürse, bu yöneticinin yaşadığı dünyaya ve çevresine veremeyeceği zarar yoktur. The HUM bize nefsimizi çok net bir şekilde tanıtır ve onu terbiye etmenin yöntemlerini öğretir.
The HUM, insanın her davranış ve hareketinden sorumlu olduğunu, dolayısıyla başta Yaratıcı’sı olmak üzere, insanlardan ve tabiattan oluşan çevresine karşı ortaya koyduğu yanlış ve sorumsuz hareket ve bilgisizce yaptığı davranışlarının karşılığının, karada ve denizde maddî mânevî bozulmalar, afet ve felaketler, ozon tabakasının delinmesi, atmosferin ısınması, hava, su ve toprağın kirlenmesi gibi şeylerle ödenmek zorunda kalınacağını hatırlatılır.
Diger yandan The HUM, kirliliği ve bozulmayı da sadece maddî olarak algılamaz, aynı zamanda manevî olarak da algılar. İnsanlar arası ilişkilerdeki ahlak ve davranış bozuklukları, kötü idare ve yönetim anlayışı, insanların kalplerinin ve zihinlerinin bozulmuş olmasının da en az maddî kirlilik ve bozukluk kadar insan hayatına ve çevresine negatif etkisi olduğunu vurgular. The HUM’a göre yaşanabilir bir çevre, insanın hem maddî hem de manevî olarak rahat, huzur ve güven içinde olabileceği bir çevredir.
The HUM yeryüzünde ne varsa hepsinin biz insanların faydalanıp ibret alması için yaratıldığına, göklerde ve yerde olan herşeyi vareden bir Yaratıcı olduğuna, Yaratıcı’nın ilim ve kudretinin her şeyi çepeçevre kuşattığına dikkatimizi çeker. Ayrıca, göklerin, yerin ve bunlarda bulunan herşeyin sahibinin tek olan Yaratıcı olduğuna, bizim sahip olduklarımız ve sahip olmayıpta kullandıklarımızın bize emanet olarak verilmiş şeyler olduğuna vurgu yapar. Bu anlayış, yaşarken çevremize karşı nasıl bir sorumluluk içinde olmamız gerektiğinin temelini oluşturur. Aynı zamanda bu anlayış, problem odaklı değil çözüm odaklı düşünme ve yaşamamızı sağlar. Sorumluluk bilinci ile kullanılan çevreden problem çıkmaz. Sorumsuzca kullanılan ve başkalarının hakları gözetilmeden, onlara zulmedilerek kullanılan bir çevreden ise her daim problem eksik olmaz.
The HUM ve onun uygulayıcısının sunduğu hayat tarzında, herkesin yaşadığı çevreyi ve yeri temiz tutması, kirletmemesi, yollardaki insanları rahatsız eden şeylerin yoldan kaldırılması, suyu kullanırken deniz kenarında bile olsan ihtiyaç kadar kullanılması, insanların geçtiği yollar üzerinde onlara engel olacak davranışlarda bulunulmaması, elinde bulunan bir fidanı son nefesine yakın bile olsa dikmesi ve benzeri konular değerli işler ve mükafatlandırılan davranışlar olarak yer alır.
Sonuç olarak The HUM, hayat ve çevre ilgili bütün sorunların temel çözümünü, insanın nefsini terbiye etmesi olarak görür. The HUM, nefsini terbiye etmiş insanı, “İdeal İnsan Modeli” olarak sunar ve onun sahib olması gereken güzel özelliklerini bildirir.